O hepimizin ağıdını dilendirdi.
O ne kadar mücadele edersek edelim, yine de yenileceğimizi bilenlerdendi. O da savaştı, mücadele etti. Şüphesiz kendi arenasında müthiş bir savaşçıydı. Herkese ayan beyan söylediği son ile o da yüzleşti. O da kaybetti. "show" devam etti.
"Show Must Go On" benim için şu demek;
"Show" zaten devam edecek, seninle ya da sensiz. "Show"a uyum sağlayan, "Show"da kendine yer edinen, "Show"un bir parçası olabilenler kazananlar olmaya daha yakınlar. işte bu yüzden "Show must go on" ve işte bu yüzden senin "Show"un da asla durmamalı. Bu koşuda duran kaybedenlerden olmaya koşuyor.
Hepimizin Ağıdı klişe sorular ile başlıyor. "Niye yaşıyoruz, Ne aradığımızı bilen var mı?" Genci, yaşlısı; akıllısı, aptalı; kadını, erkeği.. Herkeslerin hayatının bir ya da birkaç anında kendine, etrafındakilere belki de tüm dünyaya sorduğu sorular.
Yanıtı çok etkileyici, Hepimizin Ağıdı dışarıdaki milyarlar gibi varlığına olmayan anlamalar yüklemiyor. Kendini kibiriyle yüceltip; özgür, kendi kararlarını veren, kendi ayakları üzerinde duran, yönlendirmeye kapalı, ulvi bir yaratık sanmıyor. "Ne beklediğimizi bilen var mı?" sorusuna "Başka bir kahraman" yanıtını veriyor.
Başka bir kahraman, başka umutlar, başka heyecanlar, başka beklentiler, başka yalanlar, başka hayal kırıklıkları, başka pişmanlıklar.
Tarihteki yazılı ilk kahraman insan Gılgamış'tan bu yana insan'ın kaderi belli. Bu kaderi hangi patikalardan, ovalardan ve dağlardan geçtikten sonra yaşayacağı kendine kalmış, yani bi nebze. Oyunun kuralları, mantığı, sonu.. artık her şey apaçık ortada. Görmesini, Duymasını bilenler, anlayabilenler; belki daha zoraki bi tabir ile erenler için hayat konusu kapanmıştır. Ağıdımız bile yazılmış. Milyonlarca belki milyarlarca kere dillendirilmiş.
Sen duymadıysan, senin problemin. Anlamadıysan, bunun sorumlusu o değil.
Belki de son bir kez daha denemelisin, işe yarar mı dersin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder