Bazen kendimi eksik hissediyorum. Tam olmadığımda uyuyamıyorum. Daha doğrusu uykum zorlaşıyor. Ne kadar eksik olursam, o kadar zor oluyor uyumam.
Bir süredir sevdiklerim uzağımda. Hani bir otobüse baksa da, uzak. Gidilemeyecek kadar. Ne bilgisayarım, ne odam, ne kitaplarım... İnsanlarla tam oluyorum.
İdeal dediğim zırvalarım çıktı karşıma. Sonra onları alıp, yanımdaki kutunun içine koymam gerekti. Sedef kaplamalı. Beklesinler dedim, beklemeyecek şeyler var, bekletemeyeceğim şeyler...
Kocaman oldum da, kararlar verir oldum. Hoş, kardeşim olup olmamasına da ben karar vermiştim, mesleğime de, okuyacağım yere de, "boş" zamanımda ne yapacağıma da, hangi "seçmeli" dersleri alacağıma da, ne yiyeceğime de... Karar vermek, büyütmüyordu o zaman ama şimdi büyümüş gibi oldum. Hala sevmiyorum karar vermeyi. Hala istemiyorum. Hala umutlarım var. (Kimilerinin acıyan bakışlarını tahmin edebiliyorum.)
Kısa lafın uzunu, büyür gibi oldum ama büyümek bana hiç mi hiç yakışmadı. Kendi dünyamı istedim ama o kutuya onca şey koydum ki, kutu yerinden az oynasa bütün ilgimi ona verip bütün dünyayı unutabiliyorum. Kıymetlimis!
Araba, Güzelyalı sahil, müzik, yüksek ses...
IKEA, cam bardak, kahve fincanı...
Çerçeve, siyah beyaz fotoğraflar, ev...
Erkin de yazdığına göre, daha rahat uyuyabilirim.
İyi geceler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder