Saat 00:00, ... kurdum, kulak temizleme çöpünü yeni aldığım küçük çekmecenin yanına koydum. İğne iplikler en alt çekmecede, bir de makaslar var yanında. Buzdolabında kirli çamaşırlar var ama yıkayamıyorum, diğerleri daha kurumadı. Çayımı demledim, uzun süredir dizi izlemediğimi fark ettim. Bir dizi açtım. Bir tane daha izledim ardından. Film izlemeye korkuyorum. Beynim algılayamayacak, filme saygısızlık olacak diye korkuyorum; kıyamıyorum filmlere. Ama diziler çerez gibi geliyor. Kısa olduğuna kızıyorum, az bölüm yapmalarına kızıyorum. Onda harcanan emek nedense gözümde değersiz, vasıfsız bir nevi. Omuzlarım ağrıyor bir kaç gündür. Sürekli oturmakan belki, kim bilir. Pantolon almam lazım. Kumaş olması gerekiyor. Kumaş pantolon almak için çıktığımdan beri 5e yakın gömlek(5e yakın ne bacım?), bir kot, bir gabardin pantolon, bir spor kazak, bir klasik kazak aldım. Bu aldıklarımdan sadece klasik kazak ve 2 gömlek iş yerinde giyilebilir türden. Allahtan(SAVKGJSIRL.) cumaları serbest kıyafet, kot haricinde hepsini giyebilirim. Ama geri kalan günler, yani haftanın 4 günü, sabah 9 akşam 6 + 2 saat yol; giyemem. O pantolonların bir tanesini bile sevemedim. Biri bana hangi pantolonun güzel olduğunu söylesin ve altına hangi ayakkabıyı almam gerektiğini de. Ben 8 yıldır aynı spor ayakkabıyla mutluydum... Pardon 10. 5 yıldır da aynı bot. Olmuyor şimdi işte. Kira var sonra, faturalar. Uyumam lazım. Mutfağı temizlemeye üşeniyorum. Ama pis. Yemek yapmaktan keyif alamıyorum pis olunca. Şartlı tahliye gibi bu hayat. Şikayetçi değilim özümde. Sadece erken büyümekten korkuyorum. "sen de..." laflarından... Aslında zor değil, ben dahil kimse için. Ama kuyuya düşen, diğerini de çekmekten zevk alıyor gibi. Gelme, uğraş-çabala! diyen yok. Herkes memnun olmayarak yaptığı şeyi, bir diğeri de yapsın diye uğraşıyor sanki. Başka yol yok diyorlar sürekli. Seçenlerin kendileri olduğundan habersiz. Bu evden taşınmak istemiyorum. Daha büyük, daha iyisi olsun istemiyorum. Yenisi olsun istemiyorum. Sitede olsun istemiyorum. Lüks olsun istemiyorum. Ve bunları gerçekten istemiyorum. Ne kadar yeni eşya girerse bu eve, ben o kadar yıl erken öleceğim gibi geliyor.
İlginçtir, mutluyum. Mutlu olmam için, her zamanki gibi şanslıyım, uğraşan insanlar var. Daha pazartesi sendromu öğrenmedim. Onu da öğreneceğimden eminim. Kavanozlarım var, Zafer aldı. Hediyeleri çok seviyorum! 3 tane aynı kavanoz; üzerinde elma resmi var: sanarsın ki apple yapmış, hem de beyaz : ikavanoz :) Birine çay da diğerlerine ne? Omuzlarım ağrıyor. Uyumam lazım. Uyuyup, uyanmam. Duş almadım. Duş almam lazım. Doğalgazı kapatmadan uyumamak bir diğer farz bu dinde. Babam olsa çaydanlığı boşaltmadım diye kızar, haksız diyemiyorum. Ama baba, olmadı işte... En iyisi pantolonu ütüleyim.
Bu arada, ilk misafirimizi ağırladık; Samed geldi. Endoskopisini yanına koydum dendiği üzere. Merve'de gelecekti önümüzdeki hafta, 200lira olunca uçak bileti, gelemedi. Daha bir sürü insan gelecek ama, bir sürü!